Cari Dönemde Tüketilen Elektrik, Su, Doğalgaz ve Haberleşme Faturalarının İzleyen Yılın Başında Gelmesi, Bu Faturalara Uygulanan Gecikme Zamları ve Tüketilen Bedellerin Başkası Adına Düzenlenmesi Hallerinde Muhasebe Uygulamaları

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin 1 numaralı bendinde, “ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler; (İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler.

(Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira 5.500 Türk lirasına (323 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2023 yılında uygulanmak üzere 17.000 TL) kadarlık kısmı ile binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en 115.000 Türk lirasına (323 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2023 yılında uygulanmak üzere 440.000) kadarlık kısmı gider olarak dikkate alınabilir.)” safi kazancın tespitinde indirilmesi kabul edilir.

Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesinde ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Ayrıca “Dönemsellik” kavramı gereği işletmeler, gelir ve giderlerini tahakkuk esasına göre muhasebeleştirmek, hasılat, gelir ve karlarını aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırmak durumundadırlar. Bu ilke uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.

Diğer yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Vergi İndirimi” başlıklı 29’uncu maddesinde ise “1. Mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak aşağıdaki vergileri indirebilirler:

a) Kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,
b) İthal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi,
c) Götürü veya telafi edici usulde vergiye tabi mükelleflerden gerçek usulde vergilendirmeye geçenlerin, çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki mallara ait fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,

2. Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Cumhurbaşkanı tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup indirilemeyen ve tutarı Cumhurbaşkanınca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. Ancak mahsuben iade edilmeyen vergi, Maliye Bakanlığınca belirlenen sektörler, mal ve hizmet grupları ve dönemler itibarıyla yılı içinde nakden iade edilebilir.

Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir. Cumhurbaşkanı, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, iade hakkını kısmen veya tamamen ya da amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi ile sınırlı olmak üzere kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

3. İndirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir. (7440 sayılı kanunun 16’ncı maddesiyle eklenen cümle; Yürürlük: 13.03.2023) Şu kadar ki, boru hatları veya elektrik telleri ile taşınan ve sürekli akış hâlinde olan malların ithaline ilişkin olarak ithalatın yapıldığı vergilendirme dönemine ait katma değer vergisi beyannamesinin verilme süresi sonuna kadar ödenen katma değer vergisi, ithalatın yapıldığı dönemde indirim konusu yapılabilir.” hükümleri yer almaktadır.

A-İlgili Faturaların İzleyen Yılın Başında Gelmesi

Özelge Konusu: “Ocak ayında faturası gelen ancak önceki yılın Aralık ayına ait olan elektrik, telefon, doğalgaz ve su faturalarının, gerek giderlere işlenmesinde gerekse KDV indiriminin yapılmasında, hangi dönemin esas alınması gerektiği konusunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

İdarenin Görüşü: “…

Bu hüküm uyarınca ticari faaliyetle ilgili olarak yapılan ve indirimi mümkün olan giderler, ilgili bulunduğu yılın ticari kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir. Ayrıca, ticari kazancın tespitinde tahakkuk esası geçerli olduğundan, bir giderin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmiş olması yeterlidir.

Dolayısıyla, bir önceki yılın son ayında (Aralık ayında) tüketilen elektrik, su, telefon, doğalgaz vs. faturalarında yer alan bedeller, aralık ayı içerisinde tahakkuk etmiş olduğundan, bu giderlere ilişkin faturalar izleyen takvim yılının ocak ayında düzenlenmiş olsa dahi bir önceki yıla ilişkin olarak beyan edilecek ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.

Bununla birlikte, gider tutarının mükellefçe bilinememesi ve faturaların ilgili yıl hesaplarının kapatılmasından sonra düzenlenmesi halinde, ilgili yılda indirim konusu yapılamayan söz konusu giderler, faturaların düzenlendiği döneme ilişkin ticari kazancın tespitinde de dikkate alınabilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, bir önceki yılın aralık ayına ait telefon, elektrik, su ve doğalgaz giderlerine ilişkin faturalar izleyen takvim yılında düzenlenmiş olsa dahi, ilgili olduğu yıla ilişkin olarak beyan edilecek ticari kazancın tespitinde dikkate alınabilecektir. Ancak faturaların ilgili yıl hesapları kapatıldıktan sonra düzenlenmesi halinde, ilgili yılda kazancın tespitinde dikkate alınmayan bu faturaların, düzenlendiği dönemin ticari kazancının tespitinde esas alınması mümkün bulunmaktadır.

Bu çerçevede, yılın son aylarında tüketilen elektrik bedellerine ait faturalar izleyen yılın Ocak-Şubat aylarında düzenlendiğinden bu faturalardaki KDV’nin, faturaların kanuni defterlere kaydedildiği dönemde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, bir önceki yılın aralık ayında tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelleri ile satın alınan haberleşme (telefon) hizmetlerine ait faturaların takip eden yılın ocak ayında düzenlenmiş olması halinde, bu faturalardaki katma değer vergisi, söz konusu belgelerin defterlere kaydedildiği (en erken izleyen yılın Ocak vergilendirme döneminde) dönemde indirim konusu yapılabilecektir.” (B.07.1.GİB.4.01.16.02-2010-542-KDV-7) B-İlgili Faturaların Gecikme Zamları – Vade Farkları

“Gelir Vergisi Kanunu’nun 90. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11. maddesinin (d) bendinde Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar gecikme zamları ve faizlerin Gelir ve Kurumlar vergisi matrahından indirilemeyeceği belirtilmektedir. 6183 sayılı Yasanın 1. maddesinde “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı vergi cezası, para cezası gibi aslı, gecikme zammı, faizi gibi fer’i amme alacakları ve ayni idarelerin akitten haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.

Türk Ceza Kanunun para cezalarını tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur.” hükmü yer almaktadır.
Madde hükmünden anlaşılacağı üzere; akitten doğan alacakların 6183 sayılı Yasa kapsamında tahsil edilmesi söz konusu değildir.

Elektrik, su, telefon ve doğalgaz bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle hesaplanan gecikme zamları bir sözleşmeye dayandıklarından bunların takip ve tahsili 6183 sayılı Yasaya değil özel hukuk hükümlerine tabi olacaktır. Bu durumda bedelin geç ödenmesi nedeniyle ödenen gecikme zamları Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinin beşinci bendinin parantez hükmü kapsamında değerlendirilerek sözleşmeye dayanan tazminat olarak kabul edilecek ve safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır. Aynı kapsamda gecikme zamlarına ilişkin ödenen katma değer vergileri de indirim konusu yapılacaktır.” [1] Ayrıca “süresinde ödenmeyen su tüketim bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle uygulanan vade farkları işle ilgili olarak mukavelenameye göre ödenen tazminat niteliğinde olacağından, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.”* şeklinde idare görüşü de mevcuttur.

C-İlgili Faturaların Başkası Adına Düzenlenmiş Olması

Özelge Konusu: “Şirketinizin 15/01/2010 tarihinden itibaren restoran işletmeciliği faaliyetine başladığı adreste kiracı olduğu ancak bu adreste faaliyete geçilmesine rağmen elektrik, su ve doğalgaz abonelik sözleşmelerinin sehven yenilenmediği,

- İşletmenin su sayacının kırık olması nedeniyle su tüketim bedellerinin uzun bir süre tahakkuk etmediği, 2014 yılının şubat ayında su sayacının değiştirilmesi sonrasında ... tarafından Şirketinize abonelik sözleşmesi yapılması için tebligat gönderildiği,
- Ayrıca 709 günlük süreci içeren 22/02/2014 tarihli 20.994 TL'lik su tüketim faturası düzenlenerek ilgili tutarın ödenmesi hususunda ödeme protokolü oluşturulduğu, düzenlenen 14 adet senet mukabili toplamda 1.358, 40 TL vade farkı ödemesi gerçekleştirileceği,
- Eski kiracının ……. 'a olan icra aşamasındaki borçları nedeniyle de yeni abonelik sözleşmesi yapılamadığı ancak işletmenin elektrik kullanımları için ilgili kurum tarafından 148260 abone numarası baz alınarak düzenlenen ancak adres bilgisi farklı görünen faturaların da Şirketiniz tarafından ödendiği belirtilerek yukarıda yer alan hususlar çerçevesinde de;

1) 709 günlük süreci kapsayan su tüketimine ilişkin …. tarafından düzenlenen faturada gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı, söz konusu su giderinin normal gider olarak mı yoksa kanunen kabul edilmeyen gider olarak mı dikkate alınacağı, su ödemesine ilişkin düzenlenen senetler mukabili ödenecek vade farkının gider olarak kaydedilip kaydedilemeyeceği,

2) Aboneliği Şirketinize ait olmamakla birlikte şirketinizin elektrik kullanımlarını içeren ve ilgili kurum tarafından 148260 abone numarası baz alınarak düzenlenen ancak adres bilgisi farklı görünen elektrik faturalarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı ile bu faturalara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşlerinin talep edildiği anlaşılmaktadır. İdarenin Görüşü: “…
Bu hüküm ve açıklamalara göre, işyerinde kullanılan ancak abonelik kaydı başkası adına kayıtlı olan su aboneliğine ilişkin kullanım bedelinin faaliyette bulunduğunuz işyerine ait olduğunun ve işle ilgili olarak kullanıldığının tevsik edici belgelerle ispatı halinde bu belgelere dayalı giderlerle ilgili olarak yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilir.
Diğer taraftan geçmiş dönemlere ait olan, ancak toplu olarak 2014 yılında tahakkuk ettirilen su kullanım bedellerinin tahakkuk ettirildiği takvim yılı aşılmamak şartı ile bunlara ilişkin vesikaların kanuni defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabileceği tabiidir.

Buna göre; şirketinizin kiracı olarak faaliyette bulunduğu işyerinin aboneliği eski kiracı adına kayıtlı olan elektrik ve su bedellerinin faaliyette bulunduğunuz döneme ve işyerine ait olması, ticari faaliyetinizle ilgili olarak kullanılmış olması ve tarafınızca ödendiğinin ilgili kurumlardan alınacak belgelerle kati olarak tevsiki kaydıyla, söz konusu tutarların tahakkuk ettiği dönem itibarıyla kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, süresinde ödenmeyen su tüketim bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle uygulanan vade farkları işle ilgili olarak mukavelenameye göre ödenen tazminat niteliğinde olacağından, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.” (62030549-120[40-2014/556]-135676)

KAYNAKLAR
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
11.01.2012 tarihli B.07.1.GİB.4.01.16.02-2010-542-KDV-7 sayılı özelge
*08.09.2016 tarihli 62030549-120[40-2014/556]-135676 sayılı özelge
[1] Dönem Sonu İşlemlerinin Vergisel Boyutu YMM A. Murat YILDIZ 2014-Ankara

İşbu yukarıda yer alan metnin (makale, görüş, sirküler, bülten, yorum vb. hangi ad ile tanımlandığının bir önemi olmaksızın) yasal olarak herhangi bir bağlayıcılığı bulunmayıp, bilgi verme amacıyla hazırlanmıştır. İşbu metnin tek yasal dayanak olarak kullanılması sonucu elde edilen bilgiler doğrultusunda alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle doğmuş / doğabilecek zararlardan yazar / yazarların hukuki bir sorumluluğu bulunmamaktadır.